Bu hafta Güllük, Kıyıkışlacık, Ören sahillerini dolaşma fırsatım oldu.

Daha sezon açılmadan çekirdek kabukları, bira şişeleri, çöp poşetleri, plastik atıklar yerlerde dolaşıyor.

Görsel kirlilik şöleni bir yana hijyen ve sağlık açısından bakınca utanç verici bir durum.

Plastik atıkların doğada kaybolması çok uzun yıllar alırken onları gelişi güzel yerlere atanlara karşı bir yaptırım yapılması da şart oldu.

Bu konuda hem zabıta ekiplerine hem de emniyetteki kardeşlerimize sorumluluk düşüyor. Gerekirse mobeselerden kimlikler tespit edilip gereken cezai işlemler uygulanmalı. Ayrıca daha şimdiden bu halde ise sahiller sezonda neler göreceğiz düşünmek bile istemiyorum. Yani birde burası Muğla turizm bölgesi, bu güzel vatanın adeta aynası, dünyaya açılan pencerelerden biri konumunda.

Burası böyle ise daha nereler nasıldır acep!!! Ülkesinde yere sigara izmariti atamayan insanlar bizim bu halimizi görünce neleri atmazlar.

Sigara paketlerini camdan fırlatan izmaritini yola atan kusura bakmayın tam bir montofon olan arkadaşları insan olmaya davet etmekte bir gazetecilik görevi olsa gerek!

Tabi sadece sahiller değil, her yerde bu pisliği yapanlar var.

Yere tükürenler, içtiği kola tenekesini çöp kovası yerine sokağa atanlar v.s her yerde görmek mümkün ama kritik soru şu olsa gerek.

Biz hangi ara bu kadar pis bir toplum halini aldık?

Yahu doktor, mühendis, hemşire, avukat olmuşuz ama adam olamamışız pislik fışkırıyor sokaklarımızdan, sorsan bir çoğumuz elhamdülillah Müslümanız, “temizlik imandandır” anlayışına sahip bir toplumuz ama temiz değiliz. Yani kusura bakmayın da hakikat şu imansız bir toplumuz diyeceğim de utanıyorum dilim varmıyor o yüzden yumuşatıyorum.

Zira çevremiz kirli dolayısı ile bedenimiz kirli şimdi birde ruhlarımızı da kirlettik maşallah bize pasaklılıkta dünya literatürüne ilk sıradan girer miyiz ne dersiniz?

Ayrıca bir konuya da yeri gelmişken değinmek isterim plansız nüfus artışı ve göç dalgalarının temel sebebini oluşturduğu hızlı bir betonlaşma sürecine girdik son 20 yılda ormanlarımız farklı amaçlarla da olsa her gün azalıyor, doğaya entegre yapılar yerine doğayı tahrip eden yapılar yapılıyor.

Artık bu gidişata bir son vermeliyiz iktidar ve muhalefet bu konuda ortak hareket etmek zorunda.

Her ne sebeple olursa olsun bedeli ne olursa olsun doğaya sahip çıkmak zorundayız.

Aksi halde iklim krizi ve beraberinde birçok sorunla mücadele etmekte zayıf kalıyoruz kalırız.

Yerel yönetimlerde merkezi yönetimde doğal yaşamı rant alanı olarak görmekten vazgeçmeli.

Bunun vebalini ödeyemezsiniz. Sadece siyasilerde değil, kamu yöneticileri hatta bütün bunlara sessiz kalan vatandaşlarda bunun vebaline ortaktır. Öyle bana ne ben bunlara oy vermedim, yok benim ormanıma dokunmayan bin yaşasın, yok orda benim evladım çalışıyor v.s gibi dünyalık sebeplerle sessiz kalırsanız, kalırsak vebali boynunuza, boynumuza olur bu böyle bilinmelidir.

Unutmayın bizler birbirimize karşı sorumlulukları olan varlıklarız. Bizi diğer canlılardan farklı kılan en önemli özelliklerimizden biride bu. Sorumluluklarımızın bilincinde olmak ve gereğini yapmak zorundayız…

Başı rahmet ortası mağfiret sonu kurtuluş olan mübarek Ramazan’da yüce Rabbim tutmuş olduğun oruçları yapmış olduğunuz hayırları kabul eylesin inşallah…

Ramazan Bayramı hayırlara vesile olsun inşallah…

Daha güzel, daha hayırlı sabahlara uyanmak ümidiyle…