Milas Çizgi Gazetesi

YAHUDİLER ve ORTADOĞU

YAHUDİLER ve ORTADOĞU
Süt Birliği
Kazım KocaTÜM YAZILARI
195 okundu Okundu
30 Mart 2023 - 11:52
Süt Birliği

Dünyaya nerden bakarsan bak her taşın altında Yahudiler aranır oldu doğruluk payı vardır yoktur tartışılır. Ancak kimdir bunlar nedir neden hep dünyanın başı belada kalmasını istiyorlar çıkarları nedir. Ellerindekiyle neden yetinmiyorlar neden dünyanın tamamına sahip olmak istiyorlar. Dünyanın tamamı Yahudilerin toprağı olabilir mi Nil’den Fırat’a kadar bizim olacaktır demek doğru bir söylem midir,  böyle bir ütopya gerçekleşir mi bilinmez amma amaçlarının bu yönde olduğu kesin. Bu kadar ihtiraslı bir millet hakkında bu kadar çok iddia da bulunmak elbette haklılık payı olabilir. Bizde dilimizin döndüğü kadarıyla anlatmaya çalışalım.

Tarihin geçmişine baktığımızda Milattan önceki yıllardan beri insanoğlunun çok tanrılara inandığı dönemlerde İsrailoğulları (Yahudi halkı) tek tanrıya inandığını itiraf eder bunun üzerine o günkü Mezopotamya’da yaşayan insan toplulukları bu durumu kabul etmezler. Yan yana ve aynı coğrafyada yaşadıkları ve tek tanrıya inanan bu toplumu. Başka topraklara gitmek için bulundukları yerden çıkartarak göçe zorlarlar ve yürümeye başlarlar. O çağda yürüyenlere (URU) denir yürüyen demek ayrıca Mezopotamya’nın UR kentinden göç ettikleri de bu söylemi güçlendirmektedir. Ve böylece dünyanın birçok coğrafyasına dağılmış oldukları iddia ediliyor. Ta ki M.Ö. 1070 yılında Davut peygamberin Mısır’da Mısır krallığı yıkarak İsrailoğullarına kral olana kadar ilk toparlanmaları bu dönemde başlar ve Davut Peygamber Ahit sandığı kutsal emanetleri de yanına alarak Kudüs’e taşınır Yahudi halkını toparlanmaya çalışır. Davut Peygamberin ölümünden sonra oğlu Sultan Süleyman iş başına gelir ve İsrailoğullarına kral olur. İlk yaptığı iş Kudüs’ü yeniden imar eder ve büyük bir mabet inşa eder. Kudüs’ü ve İsrailoğullarını uzun süre yönetir.  Daha sonraları tek ve gök tanrıya inan bu halk çeşitli dönemlerde birkaç defa işgale uğrar bunlar sırasıyla şöyle gerçekleşir.

Bundan yirmi beş asır önce Babil dünyanın en güçlü imparatorluklarından biriydi. Bu günkü Bağdat’a 34 km mesafedeki antik Babil kentini kendine merkez alan Devlet en görkemli dönemi ise Nebukadnezsar üçüncü (Buhtunasır) zamanında yaşadı Nebukadnezsar Asur Suriye ve Mısır ordularına karşı üst üste kazandığı  zaferlerle  M.Ö. 6 yüzyılın ilk yarısında tüm Ortadoğu, yu hakimiyetin altına alır Babil kralının en önemli ve tarihin akışına etki eden başarılardan birisi de Filistin’deki Yahuda (judah) krallığına karşı başlattığı isyanın üzerine krallığın başkenti ve tüm Yahudi halkın Dini ve milli merkezi olan Kudüs’ü iki yıl süren kuşatmadan sonra 586 yılında ele geçirir. Kudüs’ü aldıktan sonra Hz. Süleyman tarafından 5 Asır önce inşa ettirilmiş olan görkemli, tapınağı yıktırır ve kentteki Yahudilerin tamamına yakınını Babil’e sürgün olarak götürdü.

Babil’in görkemli ve kudretli olduğu bir dönemde iken bir taraftan doğuda yeni bir imparatorluk doğuyordu. Bu günkü  İran’ın güneyindeki Fars bölgesine  giderek güçlenen pers Kralı Cyrus (koreş) önce median kralı  Astiages’i yenerek tüm İran topraklarına hakim olur.  Sonra Lidya kralığını mağlup ederek tüm Anadolu’yu ve Ege kıyılarına  kadar ele geçirir. Anadolu Toprakları ele geçirdikten sonra güneye yönelen Pers kralı Babillerin kurmuş oldukları Krallığı M.Ö 539 yılında tüm  Babili ele geçirir dünyanı o güne kadar görülmüş en büyük İmparatorluğu kurmuş olan Pers İmparatorluğu Büyük İskender feth edene kadar görkemini yaşamıştır.

Büyük İskender tarafından M Ö 332 yılında işgalinden sonra 2 Ekim 1187 yılında Selahattin Eyyubi Komutasındaki Müslüman ordusu Kudüs e girer. (HITTİN savaşı olarak bilinir)  Deyim yerindeyse taş üstünde taş bırakmaz yaşlı genç demeden herkesi kılıçtan geçirir. Büyük haçı yerinden sökülür uzun süreden sonra kutsal şehirde ezan yeniden okunur ve Kudüs bu tarihten sonra 1917 yılında İngilizler tarafında işgal edene kadar sekiz asır Müslümanların egemenliğinde kalır. İngilizlerin işgalinden sonra ki vaziyet ortada.

Ancak İsrail oğulların bir iddiaları daha var kutsal dedikleri Nil’den Fırat’a olan topraklar. Tanrının Hz İbrahim ile yaptığı akittir diye inanırlar. Anlatılanlar şöyle Hz İbrahim’in Zürriyeti Hz İsmail ve Hz İsak üzerinden devam etti Hz İsak lakabı İsrail olan Hz Yakup’un babasıdır.  İsrail oğulları da günümüz Yahudilerin atası kabul ederler.  Özetle Nil’den Fırat’a olan topraklar her iki oğluna mirastır savunmaktalar ayrıca yalnız İsrail oğulların değil aynı zamanda Tanrının Musevi Dinini kabul eden her kesin hakkı olduğu ve pay sahibidir inancındalar.  Çünkü Yahudi inancına tabi olan her kes İsrail oğlu değildir. Başka coğrafyalarda da yaşayan Yahudi dinini kabul eden insanlarda vardır. Bu nedenle bu kutsal topraklar üzerinde Yahudi inancında olan her kesin hakkı vardır kabul ederler.

Oysa Hz Musa’ya İsrailoğulları için tahsis ettiği denilen toprak çok daha dar ve kenar toprakları ile sınırlı olduğu, da bazı iddialar arasında ve bilinir.  Bu kadar geniş toprakları kapsaması mümkün değildir.

Ancak  o öyle demiş bu böyle demişlere inanmamızı beklemeyin işin aslı Tevratta Akdeniz’den Fırat’a kadar uzanan topraklar İsrail oğullarına vaad edilmiştir denilmekte.  Günümüze gelirsek Büyük Ortadoğu Projesi ise Yirminci yüzyılda İngilizler tarafından ortaya atılan bir projedir daha sonra ABD  ve İsrail tarafından sahiplenmiş ve sürdürülmüştür. ABD ilk defa Başkan yardımcısı  W .Wilkie  tarafından tek bir dünya adı altında kitap olarak ortaya koymuştur. Kitap Türkiye de 1951 yılında basılmış ve yayınlanmıştır. İsrail yazar Şalom NAKDİMAN  verdiği bilgiye  göre Osmanlıya ihanet eden Bedirhanın torunu  Kamuran Ali Bedirhan  Paris’teki İsrail Büyük elçiliğinde  istihbarattan sorumlu  yarbay Bin David ile görüştükten sonra 1958 yılında İRAN İstihbaratı SAVAK’ın  daveti üzerine  TAHRAN’A yerleşir. Oradan Lübnan lı politikacı Sami SULH ile tanışır Sami SULH Bedirhan; a Suriye – IRAK Lübnan’ nın federal birlik halinde birleşmesi daha sonra bu birliğe Kürdistan Hicaz Yemen Türkiye ve İran ın katılması  ve nihayet ilk fırsatta İsrail inde birliğe katılması  gerektiği hakkında fikirlerini anlatır. Bu fikri ortaya atan Sami SULH İsrail temsilcisi Bin David Arap birliği kavramı kullanılmasını önerir. Bedirhan Sami SULH, un planına yeni bir fikir eklemesini önerir. Arap birliği kavramı yerine Ortadoğu Birliği önerir ve kullanılmaya başlanır. Büyük Ortadoğu diye karşımıza çıkan proje 1958 yılında Semih SULH ve Kamuran Bedirhan tarafından ortaya atılan ABD Başkanı Baba Bush döneminde Baş danışmamı ve MOSSAD ajanları tarafından son şeklini verildiği. Büyük Ortadoğu projesi esas ana çıkış sebebi İsrail Devleti korumak ve güvenini sağlamak içindir. Büyük  Ortadoğu Projesi Türkiye,  İran, Irak, Suriye, Pakistan ve Suudi Arabistan parçalanması amaçlıyor ve bu projeyi malum devletler tarafında sürdürülmekte olduğu her kesçe bilinmekte. Büyük orta doğu projesini uygulayan ABD ve İngiltere Irak ve Suriye kuzeyinde ayrı ayrı Devlet kurumaya ve Türkiye ye karşı bir tehdit unsuru olarak kullanmaya çalışıyorsa ve bütün bu olanlara baktığımızda ( Nil’den Fırat’a)  Büyük İsrail Devleti kurmak için değildir. Mevcut İsrail Devleti korumak adına planlandığı aşikar.

Saygılarımla…

REKLAM ALANI

(336x280px)

Anasayfa Sağ Bloka Esnek veya Sabit ölçülerde SINIRSIZ reklam alanını şablon olarak ekleyebilirsiniz. Şuan örnek olarak sadece 2 reklam kullanıldı.
POPÜLER FOTO GALERİLER
POPÜLER VIDEO GALERİLER

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.

Araç çubuğuna atla