Türkiye yaklaşık 1 yıl içinde 3 kez sandığa gitti. Genel seçimde ilk turda seçimi alamayan AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2. Turda galip gelerek Kemal Kılıçdaroğlu’nu partide yeni bir seçime yollamış ve Ana Muhalefet partisinde genel başkan değişikliğiyle sonuçlanan yeni bir tablo ortaya çıkmıştı.

Yerel seçim ise her parti adına pek de kolay sayıla bilecek bir süreç getirmedi.  Dağılan 6’lı masa ile Millet ittifakı hemen her partinin kendi adayı ile gittiği seçim sürecinde özellikle zarar gören taraf, Ankara ve İstanbul illerini kaybetme tehlikesine karşı İYİ Parti cephesi oldu. Dağılan il yönetimleri gelen istifalar ve yapılan restleşmeler seçim sürecinde yapılan anketler yeniden toparlanan bir İYİ Partiyi yansıtsa da sandık aynı sonucu vermedi.

Milas’ta sevilen aday Mehmet Çayırlı ve Meclisi barajı aşamazken durum Türkiye genelinde de tek il Belediye Başkanlığı ile genel ortalamada ilk 5 parti arasında yer alamayan bir süreç olarak sonuçlandı.

Tüm bu ortamda oyunu arttıran CHP teşkilatları ve alınan belediye başkanlıkları haritasında el değiştirerek renk değiştiren belediyeler, aynı şekilde güç kaybederek kaptırdığı belediyeler ve adeta seçmenin sandıktan ses duyurmaya çalıştığı AK Parti.

İşte her 2 partide de aranan bir başarı ve başarısızlık tablosu belki de CHP adına örgütsel, AK Parti adına teşkilat anlamında okumak yanlış olur diye düşünüyorum.

Yerel ölçekte bakacak olursak gerek Cumhurbaşkanı gerekse kabine üyelerinin her seçim döneminde indiği alanlardan aba altından sopa gösterdiği, ‘genelle yereli birleştirin yoksa hizmet gelmez’ çağrısı, ekonomik sıkıntılar, sağlık sisteminde yaşanan sıkıntılar ve özellikle emekliler ve geçim sorunuyla mücadele eden vatandaşların tepkilerinin sonucu Muğla’da 7 olan Cumhur ittifakı belediyesinin 2’ye düşmesine sebep oldu.

Milas’ta 5 aday adayına rağmen özellikle, ‘ben yolladım, oldu’ kültürü de seçmenin belki de tepki gösterdiği konulardan başlıcaları arasında yer aldı ki Türkiye geneline de bu bahsettiğimiz gerekçeler yansıdığını sonuçlardan okuyabildik.

Şimdi burada yerelde Emin Çelik ve ittifak ortağı Tunahan Ongün ile yönetimlerinin başarısızlığımı söz konusu ya da Tüze Çetinkaya ve yönetiminin başarısı mı? sorusu belki de cevap buluyor.

Milas’ta yaşanan kriz süreci ve akabinde adaylığı açıklanan Rüştü Yiğitkaya’nın ailesi ile birlikte indiği seçim alanları ilk günlerdeki belirsiz sürecin ardından olumlu tepkilerle dönüş sağlasa da Cumhur ittifakının güçlü Milas temsilcisi MHP Milas İlçe Başkanlığı ve Yönetim Kurulu, kan değişikliği ile alanlara giriş yapan ancak yorgunluğu her halinden belli olana fakat mücadele azminden vazgeçmeyen AK Parti Milas ilçe Başkanı Emin Çelik ve yeni acemi yönetim kadrosu her ne kadar mücadele etmeye çalışsa da, sahada aldıkları destek sandığa yansımayınca genel oy çıtasının üzerine çıkamayarak, 5. Kez yerelde kaybetmeye mahkum oldular.

Yine dediğimiz gibi aday yada kadro istediği kadar da güçlü olsun Tüm Türkiye’de sonuç ve tabloya baktığınızda genel başarısızlık yerel başarısızlık olarak yansımamalı, ancak yaşanan tüm sorunlar da bu bahanenin ardına gizlenmeden çözüm yolları aranmalı. Tabi bu bir yeni yönetim ve bir süredir bırakacağını söyleyen AK Parti Milas İlçe Başkanı Emin Çelik’in bırakma kararı olursa yeni bir atama ya da kongre ile belirlenecek Yeni yönetimle toparlar mı oda bilinmez.

Seçimin Milas’ta en iyi okunacak ancak sonuçsal olarak sandığa yansımayan karelerinden biride Milas İYİ Parti cephesi oldu. Milas İYİ Parti ittifaksız ilk seçimini her dönem aldığı yüzde 18’lik oy oranının çok altında tamamladı. Başkan Adayı Mehmet Çayırlı süreci her ne kadar sıkı tutsa da, yönetiminde azimli çalışmalarına rağmen, genel iktidara mesaj göndermek isteyen seçmenin haklı yüklenişinden oda eksi yönde sonuç aldı.

Vatandaşlar güven oyu olarak evet dese de sandıkta kazanacak 2 partiden biri olarak görmeyip güçlü olan ana iktidarın yerel muhalefeti CHP’de oyları birleştirince bu tablodan nasibini alan taraf oldu.

Meclis olarak da belediyeye giremeyen İYİ Parti genel merkez düzeyinde nasıl bir sonuç raporu hazırlayacağı Milas’ın kendi iç muhasebesinin başarısızlık mı yoksa yine genel sonuca bağlı bir hesap kesimi mi olduğu yakında belli olacak.

Bu arada genel tablonun bir diğer okunacak sahnesi ise genel seçimde verdiği ittifak kararıyla tepki çeken ve yerel seçime ittifaksız katılma kararıyla Cumhurbaşkanının hedefinde olan Yeniden Refah Partisi cephesi oldu. Doğu, Güneydoğu ve İç Anadolu bölgeleri başta olmak üzere seçim arenasına ilk 3 içinde giriş yapan Şanlıurfa ve Yozgat illerinin yanı sıra birçok ilçe belediye başkanlığını kazanan Yeniden Refah Partisi belki de bu seçimin CHP ile birlikte yükselen 2. Partisi oldu.

Alınan tüm bu sonuçlar bazen vatandaşın hizmete değil genele odaklandığını gösterse de genel seçimde verdiği mesajdan anlamayan iktidara güçlü bir mesaj olarak sesini duyurduğunu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ankara’dan yaptığı balkon konuşmasında, “Seçimler, biliyorsunuz, demokrasilerin en kritik günleridir. Milletin iradesi sandıkta tecelli eder. Millet, sözünü sandık yoluyla söyler. Millet, siyasetçiye mesajını sandık vasıtasıyla iletir. Millet, uyarısını ve takdirini sandık aracılığıyla ifade eder.

Milletin kararının; hiçbir baskıyla, dayatmayla, yönlendirmeyle karşılaşmadan sandıkta tebarüz etmesi, demokrasimiz için başlı başına büyük bir kazançtır. 31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerinde de Türk Milleti, yine sandığı vesile kılarak mesajlarını siyasetçilere ulaştırmıştır. Sonuçlardan bağımsız olarak bu seçimin galibi öncelikle demokrasimizdir, milli iradedir, hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun 85 milyonun tamamıdır.” Sözleri zaten konunun nerede ise tamamını özetler nitelikte.

Seçim sürecinde dillendirilen erken genel seçim ise alınan bu sonuçla birlikte pek cesaret edilemez hal alarak iktidar partisinin ‘4 yıl daha hizmet süremiz var’ diyerek yorumlanmaya başlandı…

Milas adına, Muğla adına ise nelerin ve sistemin nasıl değiştiğini kısa sürede göreceğimize inancımın tam olduğunu belirterek, seçimin galibinin partiler değil halk ve dolayısıyla gittiği sandık olduğunu düşünüyor, yaşasın demokrasi, yaşasın sandık diyerek sözlerimi tamamlıyorum…