Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da kurulmuştur. Osmanlı Devleti’nin İtilaf Devletleri’nce işgali sırasında direniş gösteren Türk Milletinin oluşturduğu irade ile kurulan TBMM, Türk Milletinin anayasa ile verdiği yetki ile yasama görevi yapan Türkiye Cumhuriyeti anayasal devlet organıdır. “Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir” ilkesi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin varoluşunun temel dayanağını oluşturur.

Tam 103. yılını doldurmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’nin, cumhuriyet idaresinin yürütücüsü olan ve milletimizin seçmiş olduğu kimseler ile temsil edilen meclisimizin, bu kadar sene içerisinde geçirmiş olduğu olayların yanı sıra tek saptırılmayan noktası “Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.” olmasıdır.

Her ne kadar bazı cahiller tarafından meclisin bu düsturunun, “Egemenlik kayıtsız ve şartsız Allah’ındır” şeklinde yozlaştırılmış olması ise bilgisizliğimizin, eğitimsizliğimizin eksikliğidir.

Kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk tarafından 23 Nisan 1920 de dualar ile açılan bu meclisimizin 103 sene sonrası, yani bu günlerimizde ki durumu nedir? Neler değişmiştir? Neden değiştirilmiştir? Nasıl olması istenmiştir? Bu mutlu günün Türk çocuklarına armağan edilmesinin amacı ne idi? Bu kadar sene sonra neden Atatürk düşmanlığı ortaya çıkıp, heykelleri veya büstlerine olan tacizlerin esas nedeni ne olabilir?

Dünyamızın tam 23 noktasında övgüler ile kurulmuş olan ulu önderimizin heykellerinin bulunmasının nedeni ne olabilir? Tek sebebi, sadece büyüklüğü ve ülkesine olan bağımlılığıdır. Önünde o zamanın krallarının, prenslerinin ve büyük devlet adamlarının saygı ile eğildikleri günlerin yerine, şimdi ki cumhurbaşkanımızın, (Ata’mızın bu yaşatmış olduğu onurumuza karşın ) yabancı devlet adamları tarafından refüze edilerek aşağılanması çok acıdır. Bu millet bunu asla hak etmemiştir.

Eğitimsizliğin getirdiği bu sonuçların seneler önce Mustafa Kemal Atatürk tarafından nasıl anlaşıldığı ve nasıl Türk gençliğini uyardığı ortadadır. Şöyle ki:

“Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”

Bu şartlar altında Türkiye Büyük Millet Meclisi  üyeleri nasıl olmalıdır.?

Öncelikle, halen ilkokul mezunu olma şartının en az lise ve dengi okul mezunu olması, eğitime mutlak önem verilmesi şartının getirilmesi gerekir. Milletvekili maaşlarının öğretmen maaşı kadar olması, 4 yıl vekillik yapanın ömür boyu emekli maaşı almaması şarttır. Normal bir vatandaşın sahip olduğu haklara aynen sahip olmaları şarttır. Ayrıcalık gözetilmeden.

14 Mayıs’da yapılacak olan genel seçimler de, seçimlere katılan siyasi partilerin bu noktalara dikkat etmesi ve benimsemesi ülkemizin refahı için şarttır.