Laiklik veya laisizm, devlet yönetiminde dinin veya dinsizliğin referans alınmamasını ve devletin din veya dinsizlik karşısında tarafsız ve tepkisiz olmasını savunan ilkedir. Din, vicdan ve ibadet hürriyetinin güvencesi olması yanında, aklın, bilimin, hukukun üstünlüğünün esas alındığı onurlu bir yaşam biçiminin de temelini oluşturur.
Laikliği İslam dinine aykırı olarak görenler de bulunmaktadır.
Laiklik, bırakın İslam vahyi ile çelişip çatışmayı, tam tersine, İslam vahyinin insan hayatına sokmak istediği değerleri koruyan ve hayatına sokmak istediği değerleri koruyan ve yücelten bir yöntem ve disiplindir. Laiklik, bırakın İslam vahyi ile çelişip çatışmayı, tam tersine, İslam vahyinin insan hayatına sokmak istediği değerleri koruyan ve hayatına sokmak istediği değerleri koruyan ve yücelten bir yöntem ve disiplindir. Çünkü dinin, resmi egemenlik aracı olmak üzere kurumsallaşmasının önüne geçmektedir.
Kur’an gösteriyor ki, hak ve halk aleyhine sürüp giden egemenliklerin tarih boyunca temsilcisi olmuş “kral” sadece yönetim yetkisi değil, ilahlık yetkisi de kullanmıştır. Kırılması gereken, işte bu ikincisidir. Bunu gerçekleştiren sistem ise laikliktir.
Zamanımızda, özellikle iktidar yanlısı siyasi partiler ve bu partilerin başında ki yöneticiler, dinimiz olan İslamiyet’in zamanımızda ki yöneticileri olarak, diğer tabirle “halifelik” hayalleri peşinde koşarak İslam dünyasının lideri olma hayalindedirler. Bu davranışlarla o derecede ileri gidilmiştir ki, Mısır’ da ki olaylarda ön plana çıkan “Rabia” gurubunun selamı ile halkımızı selamlamaktadırlar.
Bu hayalleri için, yurdumuza ilk defa “laiklik” faktörünü sokan büyük kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk hakkında yakışıksız ve lekeleyici ifadeler kullanarak, onu lekelemeye çalışmaktadırlar. Bu nefrete dayanan lekelemeler neticesinde, dünyanın dört bir tarafında saygı ile hatırlanarak çeşitli ülkelerde Ata’mızın büst ve heykellerini yapanlara karşı utanmadan yurdumuzda ki Atatürk heykellerini ve büstlerini kırıp, parçalamak şeklinde ki olaylar çoğalmıştır.
Atatürk’ün özel yaşamını dahi lekelemeye çalışılmaktadırlar.
Demokrasinin, temel insan hak ve özgürlüklerinin, öncelikle de kadının insan haklarının güvencesi olan laiklik ilkesi hiçbir şekilde zedelenmemelidir. Ancak son yıllarda eğitimden sağlığa, bilimden hukuka kadar birçok alanda laiklik ilkesinin zedelenmesine yol açan birtakım açıklama ve uygulamalarının artmasını endişeyle karşılanmaktadır. Bu alanlarda laiklik ilkesinin göz ardı edilmesi, akıl ve bilimden uzaklaşılmasına yol açmakta ve bizi hızla çağdaş bir toplum olmaktan koparmaktadır. Devletimizin kurum ve kuruluşları laiklik ilkesine bağlı kalmalı, buna aykırılık teşkil edecek tutum ve söylemlerde bulunmamalı ve Anayasamıza uygun davranılmalıdır.
Demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin, özellikle kadının insan hak ve özgürlüklerinin teminatı olan laiklik ilkesi ile Cumhuriyetimizin niteliklerinin korunması ve uygulanması için mücadele edilecektir.