Ülkemizin bu zor günlerinde büyüklerimizin henüz farkında olmadıkları, yeraltı zenginliğimizden daha çok gelir getirecek bir hazinemiz bulunmaktadır.
Bu zenginlik bir ağaçtır. Dünyada sadece birkaç yerde yetişen bu ağacın en önemli özelliği insan beyni üzerinde ki olumlu etkisidir. Bu ağacın yetiştiği ülkelerde, bu orman alanlarına alzaimer ve buna benzer hastalıkların iyileşmesinde büyük rol taşıyan turistik köyler yapılmıştır.
Dünyanın çeşitli ülkelerinden bu köylere 3’er aylığına birçok hasta gelip şifa bulmaktadırlar. Büyük bir oranda ülkelere gelir kazandırılmaktadır.
Bu kıymetli ağacın bulunduğu birkaç sayılı ülke arasına olan ülkemizin sadece bir bölgesinde bu ağaç bulunmaktadır. Muğla ve Antalya ili bu ağaçların bulunduğu tek yerdir. Köyceğiz, Toparlar Köyü’nde, Fethiye’de, Dalaman’da ve Muğla ili, Milas ilçesinin birkaç köyünde bu ağaçlar bulunmaktadır.
Anadolu sığla ağacı (Liquidambar orientalis), Altingiaceae familyasındandır. Türkiye’de Güney Ege ve Batı Akdeniz bölgelerinde sınırlı alanlarda yetişir. Yerel dilde “Günlük ağacı” olarak bilinen sığla, 20 metreye kadar boylanabilir ve görünüş olarak çınara benzer. Marmaris ve Datça bölgelerinde dere boylarında, Köyceğiz ve Fethiye civarında ise taban suyu yüksek olan düzlüklerde korulukları vardır. Köyceğiz’de bulunan doğal yayılış alanlarının, portakal bahçelerine dönüşmesi ile daraldığı belirtilir. Orman Genel Müdürlüğü tarafından korunan alanlarda yeni korulukları tesis edilmektedir. Türkiye dışında sadece Rodos Adasında bulunur. Subtropikal iklim özellikleri görülen sıcak, nemli ve suyu bol yerlerde yetişir.
Anadolu Sığla ağacı, 30-35 m (98-115 ft) yüksekliğinde ve 100 cm (39 inç) çapında bir gövdeye sahip yaprak döken bir ağaçtır. Tek eşeyli çiçekler Mart’tan Nisan’a kadar çiçek açar. Meyveler Kasım-Aralık aylarında olgunlaşır ve tohumlar rüzgarla dağılır. Anadolu sığla ağaçları 0-400 m (0-1,312 ft) arasında bir yükseklik, 1.000-1.200 mm (39-47 inç) yıllık ortalama yağış ve 18 °C (64 °F) yıllık ortalama sıcaklığı tercih eder. Ağacın optimal büyümesi bataklıklar, nehir kıyıları ve kıyı bölgeleri gibi zengin, derin ve nemli topraklardadır, ancak yamaçlarda ve kuru topraklarda da büyüyebilir. Sığla yağı iyi bir antiseptiktir. Eczacılıkta, parfümeride ve ayrıca buhur olarak kilise vb. yerlerde kullanılır. Kuru yongaları çeşitli ayinlerinde tütsü olarak kullanıldığından ağaca “günlük ağacı” denir. Ağacın kabuğunun yaralanmasıyla, özünden elde edilen bir çeşit balsam olan “Sığla yağı” özellikle parfüm sanayinde kullanılan önemli bir hammaddedir. Ağacın önemi, elde edilen bu yağdan kaynaklanmaktadır.
Eskiden Türkiye’de 20 ton dolaylarında sığla yağı elde edilirken, günümüzde ormanların azalmasıyla yılda ancak 3-4 ton sığla yağı elde edilebilmektedir. Yağa, yurt içinden ve yurt dışından yoğun talep olmakla beraber, yeterli miktarda üretim olmadığı için bu talep karşılanamamaktadır. 2000’li yıllarla birlikte artık parfümeri sanayinde sentetik fiksatörler kullanıldığından eskiden olan talepler azalmış ve sığla yağı üretimi 1 tona kadar düşmüştür.
Ağacın hem balsamı hem de odun hali oldukça kıymetlidir. Aynı zamanda kış aylarında mantarlı kabuk ve sarkık meyve görüntüsü ile oldukça ilginç bir hal alır. Çok güzel bir süs bitkisi olmaktadır. Yetiştirilmesi aşamasında deniz kıyısı yerler uygun olacaktır. Ayrıca güneşli ya da yarı gölge olan yerlerde yetiştirmek gerekir. Nemli arazilerde de yetişmesi kolaydır. Ayrıca şehir iklimine oldukça dayanıklıdır.
Bütün bu özelliklerinin dışında yazının da başında belirtildiği gibi insan beyni üzerinde inanılmaz iyileştirici özellikleri olması, insan ömrünü uzatan, dinçleştiren özelliklere sahip olması sığla ormanlarında turizm köylerinin acilen kurularak dünya insanlarına sunulması şarttır.
İnsanın ve bütün gelişmiş hayvanların solunumu gibi bitkilerde de solunumun temel amacı, dokulara oksijeni almak ve besin maddelerini yakarak gereken enerjiyi alımın ardından karbondioksiti dışarı atmaktır. Ancak, bitkiler, havadaki oksijeni almadan ve dışarı karbon dioksit vermeden de solunum yapabiliyor olmalarıdır.
Çünkü bitkilerde hayvanlardan ve insanlardan farklı olarak, fotosentez yapabilme özelliği bulunmaktadır. Bitkiler, havadan karbondioksit, topraktan ise su alırlar ve bu ikisini birleştirerek şeker ve nişasta gibi karbon hidratlar aracılığıyla oksijene çevirirler.
İşte sığla ağacı da bu özelliği ile insan bedeni ve organları üzerinde farklı ve yapıcı, iyileştirici özelliklere sahip olan bir ağaçtır.
Bir an önce bu ağacın değerini bilerek, sağlık niteliğinde turistik köylerin kurulması gerekir. Bu ülkemiz için bir yatırım, insanlık içinde bir fayda olacaktır.