“Bize bir nazar oldu Cumamız Pazar oldu

Ne olduysa hep bize azar, azar oldu”

Ne güzel demiş şairimiz…

Atatürk’ten nefret edenler Atatürkçü

İslam düşmanları Müslüman

Şükretmeyi bilmeyenler şükür-ü tavsiye eder

Sükût’tan bi haber olanların Sükût tavsiye eder

Sabırdan bi haber olanlar sabır tavsiye eder

Ahlaktan yoksun olanlar Ahlak pazarlar

Ekonomi bilmeyenler ekonomiye yön verir

Adalet zalimlere kalırsa

Siyasetin iktidarı ile muhalefeti ile kirlendiği

Sistemsizliğin sistem,

sahteciliğin, yalanın hakikat diye pazarlandığı

İnsanlığın anılarda kaldığı bir düzen varsa

…

…

…

Güzel ülkemizde neyi neresinden nasıl düzeltebiliriz sorusuna cevap aramak 85 milyonun boynunun borcu…

Adil düzen gelmeden,

Paylaşımda adalet olmadan,

Hakkı hakim kılmadan

Güçlünün,

makam sahibinin dayısı  olanın  değil haklı olanın hakkını aldığı bir düzen kurulmadan

Bu işler düzelmez..

Turkiye’de 100 kusur siyasi parti var 17-18 tanesi seçime girme hakkına sahip,

Peki öyleyse bu ülke neden özellikle AK Parti CHP arasına sıkıştırılmak isteniyor neden satılmış ve bizden olmayan bir kısım medyada bu partilerin sadece 5-6’sı gösteriliyor “işini gazetecilik düsturu ile yapan emek işçilerimizi kastetmiyorum tabi”

Zira diğer seçime girme hakkı olan 10-11 partinin toplumda karşılığımı yok yoksa medya ve kanaat önderleri topluma algı operasyonları çekerek seçmeni konsolize mi etmek istiyor

Birileri ya bu toplumdan intikam alıyor ya da bu ülkede aklı selim kimse kalmadı.

Sayın Cumhurbaşkanımıza ya yanlış bilgi vererek aldatıyorlar ya da artık herkes hipnozlandı “kurbağanın ılık suya atılması” meselesi gibi…

Neden bütün bunları yazdın diyenlere söylemeliyim eğer bir hastalık varsa önce doğru teşhis koymak gerekir aksi halde doğru tedavi olmaz başka yerleri de bozarsınız.

Gelin teşhis koyalım

Örf adet gelenek ve göreneklerimizden uzaklaştık öyle mi?

Adalet hukuk güven gibi kavramları yitirdik öyle mi?

Ekonomik kriz tavan yapmış her gün intihar haberleri geliyor öyle mi?

Edep haya gibi kavramlar demode öyle mi?

İslam hak getire öyle mi?

Sosyoloji psikoloji diye bir şey kalmamış toplumda öylemi…

El cevap tabi ki öyle.

Ya çözüm nedir?

İktidarı eleştirmek mi hayır

Siyasileri eleştirmek mi hayır

Sistemi düzeni kişilerimi eleştirmek hayır…

Elbette bunları yapmalıyız ancak bu eleştirilere anlam katabilmek için çözümler ortaya koymalısınız.

Ortaya koyduğunuz çözümlerin mana kazanabilmesi içinde önce kendi hayatınızda karşılık bulması lazım.

Ne demek istiyorum bizler kendimizi en doğruya en güzele ne kadar yaklaştırırsak etrafımızdakilerde o kadar doğruya güzele yaklaşır ama biz hak adalet deyip 3 günlük dünya için menfaat peşinde koşarsak o zaman o eleştirilerinde çözüm önerilerinde karşılık bulmasını bekleyemeyiz manasız kalır. Anlam kazanamaz.

İyilik bulaşıcıdır tıpkı kötülük gibi

“Biz kötülük bulaştıran mı olacağız yoksa iyilik bulaştıran mı?”

Kritik soru bu olsa gerek

Unutmayın ki bizi yönetenler ister fikirleri satılmış niyetleri bozulmuş olsun isterse başka bir şey hiçbiri dışardan ithal gelmiyor ne siyasetçisi ne bürokratı ne diğerleri bizim içimizden çıkıyor kimimizin köylüsü kimimizin amcası dayısı torunu arkadaşı öylemi el cevap öyle

…

Demek ki biz iyi bir insan olmayı becerebilirsek çevremizde bize uyacak sokağımız yayılacak mahallemize beldemize derken ülkemize yayılacak…

Önemli olan iyilik mi kötülük mü yaymak istediğiniz…

İmkânı olan gerçekten iyi insanlar ya yurt dışına gidiyor ya da git gide sayıları azalıyor.

Birde ahiret tarafı var dimi ey kıymetli okuyucularımız

Babam derdi ki siz insanları değiştiremezsiniz ama siz daha iyi insan olabilirsiniz…

Temel mesele bu.

Zira siz kendinizi ne kadar dik ve yukarda tutarsanız sizin çevrenizde o kadar yukarda olur kendinizi düşürdükçe çevrenizde düşecektir.

Bu arada sevgili gençler zorlu bir maratona bu hafta vira bismillah dediler eğitimde oldukça büyük kronik sorunlar olsa da biz hayırlı olsun demekle başlayalım.

Benim burada tüm eğitim camiasına naçizane önerim gençleri yarış atı ya da kobay olarak görmekten vaz geçip onlara birer pırlanta muamelesi yapmanın zamanı geldi geçiyor…

Müfredat içerikleri ve sınav maratonları ile çocukları boğmak yerine onları ilgi alanları ve yeteneklerine göre yetiştirmeli ülkemize genç beyinler olarak kazandırmalıyız…

Daha yaşanabilir bir dünya için tekrar görüşmek üzere.