Milas Çizgi

GÜNEY KOMŞUMUZ SURİYE

GÜNEY KOMŞUMUZ SURİYE
Süt Birliği
Müfit DemirkolTÜM YAZILARI
85 okundu Okundu
25 Eylül 2023 - 23:24
Süt Birliği

911 kilometrelik kara sınırı bulunan iki komşu ülkenin arası tarihsel süreçte genellikle gergin geçmiştir. Türkiye’ye göre Suriye teröre ev sahipliği yaptığı, su kaynaklarının paylaşımında sorun çıkardığı ve coğrafik olarak Türk toprak bütünlüğüne müdahalede bulunduğu için “Düşman” ülke iken; Suriye’ye göre de Türkiye su kaynaklarını adil paylaşmadığı, batı ülkelerinin destekçisi olduğu, 1998 yılında Adana Mutabakatının imzalanması ile olumlu yönde gelişen ilişkiler 2011 yılında Suriye İç Savaşı’nın patlak vermesi ile tekrar yerini gerginliğe bırakmıştır. 1998 ve 2011 arasındaki on iki yıllık dönem Suriye-Türkiye ilişkilerinin tek olumlu dönemidir.

Yakın tarihimize kadar halen iktidar partisi başkanı olarak Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın çok yakın olduğu, aile olarak görüştükleri Suriye Başkanı Esad ile sebebinin ne olduğu bilinmeyen bir şekilde dostlukları bozulmuştur. Suriye, Türkiye’den ülkelerine gelen su kaynaklarının Türkler tarafından engellendiğini ve Hatay topraklarının bağımsızlığı konusunda rahatsızdır.

Fırat ve Dicle nehirleri Türkiye sınırları içinde doğan, Suriye ve Irak topraklarından geçerek Basra Körfezi’ne dökülen nehirlerdir. Bu nehirler hem Suriye ve Irak hem de Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi için çok önemli su kaynaklarıdır. Türkiye’nin 1973 yılında Fırat Nehri üzerine Keban Barajı’nı kurulması Suriye’ye akan nehir sularında azalmaya neden olacağı endişesini uyandırmıştır. Bu nedenle iki ülke arasında zaman zaman gerilimler yaşanmıştır. Türkiye’nin 1976 yılında Aşağı Fırat Projesi’ni geliştirerek Güneydoğu Anadolu Projesi’ne dönüştürmesi ve Karakaya Barajı’nın inşaatına başlaması iki ülke arasındaki su anlaşmazlıklarına bağlı gerilimleri daha da tırmandırmıştır.

Aslında Türkiye ile koalisyon güçleri arasında Suriye topraklarında Azez-Cerablus hattında 98 kilometre uzunluğunda ve 45 kilometre genişliğinde bir “güvenli bölge” oluşturulmasına dair müzakereler bir iki senedir yürütülüyordu. Fakat sahada değişen dengeler (söz gelimi Rusya ve İran’ın savaşa doğrudan müdahil olmaları, ABD’nin güçlerinin bir kısmını geri çekmesi), kimin kara kuvvetleriyle sahada yer alacağına ve Suriye’de gerçekleşecek muhtemel kayıpların siyasî sonuçlarını nasıl göğüsleneceğini ilişkin anlaşmazlıklar neticesinde görüşmelerden bir sonuç alınamadı.

Bugüne kadar gerçekleştirilen Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı operasyonları “Kürt terör koridorunu” çökertmek için yapılmıştı. Söz konusu “Kürtlerin vatanın bölünmez bütünlüğüne karşı oluşturduğu tehdit” ise “Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?” demek ancak “ihanet” olurdu. Zira bu operasyonlarda “savaş istemiyoruz” demek bile suç sayıldı.

Bir “insani krizi önlemek” ya da muhtemel “bir göç dalgasının önüne geçmek” gibi gerekçeler, bir anda yerini “İdlib’de verilen tarihî mücadele”ye bıraktı: “Ülkemizi terör örgütleriyle kuşatma, şehirlerimize gözünü diken rejimlerle tehdit etme, ekonomik tuzaklarla tökezletme peşinde olanlara fırsat verilmeyecek”ti. Bu muğlak “tehdit” tarifine aynı anda ABD ve Avrupa’ya yapılan yardım çağrıları ve Rusya ile yürütülen “yakın istişareler” eşlik edince, geriye uğruna “Şehitler tepesi boş bırakılmayacak” tek düşman “Esed rejimi” kaldı.

Türkiye’nin Suriye topraklarını işgal etme amacı taşımadığı, tek gayesinin Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönmelerini sağlamak olduğu ve nihayet “Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini arzu ettiği” ilan edildi.

Eğer tek gaye gerçekten Suriyeli mültecilerin geri dönmelerini sağlamaksa ve arzu edilen Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin teminiyse, o halde Türkiye neden Suriye ile masaya oturmaz?

Türkiye hangi “tehdit”i öne sürerek girmiş olursa olsun, günün sonunda Suriye’de kontrol ettiği bölgelerde ortaya koyduğu pratik, her şeyden önce, Türkiye eliyle bir İslami düzen kurulmaya çalışılmaktadır. Dünya devletleri, Türkiye ile IŞİD arasında bir fark görmediklerini, zira her ikisinin de Suriye’de “bir Şeriat düzeni kurmaya çalıştıklarını” ifade etmektedirler.

Türk askeri asla böyle bir düzen içinde can vermemelidir.

REKLAM ALANI

(336x280px)

Anasayfa Sağ Bloka Esnek veya Sabit ölçülerde SINIRSIZ reklam alanını şablon olarak ekleyebilirsiniz. Şuan örnek olarak sadece 2 reklam kullanıldı.
POPÜLER FOTO GALERİLER
POPÜLER VIDEO GALERİLER

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.

Araç çubuğuna atla