Milas Çizgi

DEVLET VE VATANDAŞIN İŞ BİRLİKTELİĞİ

DEVLET VE VATANDAŞIN İŞ BİRLİKTELİĞİ
Süt Birliği
Müfit DemirkolTÜM YAZILARI
78 okundu Okundu
22 Eylül 2023 - 0:05
Süt Birliği

Son yıllarda genel olarak ulus bilincinin ve ulus devlet anlayışının yükselişe geçmesi söz konusudur. Tanık olunan bu yükselişin, devlet ile vatandaşlık arasındaki ilişki çerçevesinde vatandaşlığa da önem kazandırması makul bir beklentidir. Zira vatandaşlık statüsü, devlet anlayışının mütemmim cüzü olarak nitelendirilebilir. Anayasa hukuku perspektifinden yaklaşıldığında, devletin insan unsuru ile örtüşen vatandaşlık statüsünün kazanılmasına ilişkin şartların, ulus bilincinin yükselişiyle eşgüdümlü olarak zorlaştırılması doğal bir sonuç olarak kabul edilebilir.

Genel olarak yükselen ulus bilincine rağmen vatandaşlığın kazanılması şartlarında zorlaşma yaşanmamaktadır. Aksine yeni trende göre vatandaşlık, para ile elde edilebilecek bir statüye dönüşmekte ve böylece manevi değer kaybına uğramaktadır. Bu durum bir paradokstur. Söz konusu paradoksun ise anayasa hukuku boyutunda muhtemel sonuçlar doğuracağı aşikârdır. Ortaya çıkacak olan sonuçlar ise genel olarak anayasal düzen ya da devlet bakımından risk teşkil etmektedir. Öyle ise bu konu da devletlerden ya da hükümetlerden beklenen rasyonel tutum ne olmalıdır?

Dünya genelinde çok sayıda devlet vatandaşlık statüsünü, yatırım yapmak, gayrimenkul satın almak ya da istihdam sağlamak gibi çeşitli maddi bedellerin ödenmesi karşılığında vermektedir. Bu durum başta vatandaşlık statüsünün, aynı zamanda bu statünün temel dayanaklarından biri olan eşitlik ilkesi çerçevesinde sorgulanmasına neden olmaktadır. Diğer taraftan vatandaşlık gibi kritik değere sahip olan bir konunun, devletlerce ekonomik kazanımların öncelemesi suretiyle önemsizleştirmesi, hukuka ve bunun da ötesinde sosyal etiğe aykırı olmakla eleştirilebilmektedir.

Ulus devletin ortaya çıkışı, ulusçuluk düşüncesi ve vatandaşlığın tarihsel ve düşünsel temelleri irdelenmektedir. Akabinde, ulus devlet (ulusçuluk) ile vatandaşlık arasındaki ilişki ve bu ilişkiden çıkan paradoksun ana hatları ortaya konulmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti özelinde bazı değerlendirmelere de yer verilmektedir.

Devlet sahip olduğu fabrikalar, santrallar gibi kuruluşları, devlete bir yük olmaması için özel işletmelere devretmiştir. Ayrıca bu devretmelerin büyük bir kısmı bedelleri karşılığında dış ülkelere de satılmıştır. Böylece devletin sırtından büyük bir yük kalkmış olup, karşılığında da oldukça büyük bir rant elde edilmiştir.

Yeraltı madenlerimizin çıkarılması için de devletimiz bu madenlerin işletme haklarını da özel firmalara devrederek, hem büyük bir gelir elde ediş, hem de bu madenlerin çıkarılmasında sorumluluk almamış olmaktadır.

Devletimizin özel firmalara devir etmiş olduğu termik santrallerin malzemeleri için yok etmiş oldukları ormanlarımızın çıkan ağaç kütüklerini odun olarak vatandaşımıza bir ücret karşılığı da vermesi ise ayrı bir gelir kapısı olmaktadır.

Yanan ormanlarımızın yerlerine yeniden fidan dikerek yeşillendirilmek istenmesi uzun bir zaman gerektirmektedir. Ama bu yanan yerleri imara açıp, oralara büyük otellerin yapılmasının devletimize kısa zamanda büyük bir gelir kapısı olmaktadır. Bu girişimlerle yöre halkımızın işsizlik sorunu da azalmış olmaktadır.

Devlet ve vatandaşlık bağlantıları bu ve buna benzer nedenlerle kuvvetlenmektedir. Doğu ve güneydoğu Anadolu’muzda yakın zaman öncesinde meydana gelen depremler nedeni ile canlarını ve mallarını kaybeden vatandaşlarımıza yeni konuklar yaparak, bu konutları da hem kredilerle hem de taksitlerle vatandaşımıza vermekte devletimizin ayrı bir özelliği olmaktadır.

Devletimiz vatandaşlarımızın refahını düşünür.

REKLAM ALANI

(336x280px)

Anasayfa Sağ Bloka Esnek veya Sabit ölçülerde SINIRSIZ reklam alanını şablon olarak ekleyebilirsiniz. Şuan örnek olarak sadece 2 reklam kullanıldı.
POPÜLER FOTO GALERİLER
POPÜLER VIDEO GALERİLER

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.

Araç çubuğuna atla