Dünya, Filistin’de yaşanan zulme ve haksızlığa tanıklık ederken, bu acı tablo, binlerce kilometre uzaklıkta olan Milas’ta da derin bir yankı buluyor. İsrail’in Filistin’e yönelik şiddet ve baskı politikaları, her gün birçok masum insanın canına mal oluyor. Kadim bir tarih ve kültüre sahip olan Filistin topraklarında yaşanan bu insanlık dramı, yalnızca Ortadoğu’nun değil, tüm dünyanın bir sorunu haline gelmiştir.
Milas, tarih boyunca barışın, kardeşliğin ve hoşgörünün simgesi olmuştur. Ege’nin bu güzel köşesi, farklı inançlara sahip insanları bir arada barındırmış, bu çeşitliliği bir zenginlik olarak görmüştür. Ancak bugün, Filistin’de yaşananlar, bu değerleri derinden sarsıyor. Milas’ta da Müslümanların ortak vicdanı, Filistinli kardeşlerine yapılan zulmü derinden hissediyor.
İsrail’in Filistin halkına yönelik uyguladığı baskılar, evlerin yıkılması, insanların zorla yerlerinden edilmesi ve en temel insan haklarının ihlal edilmesi, insanlık onuruna aykırıdır. Bu zulme sessiz kalmak, insanlığın vicdanına da sessiz kalmak demektir. Bu sebeple, Milas’taki Müslümanlar olarak, Filistinli kardeşlerimizin yanında olmalı ve onların sesi olmalıyız.
Milas’ın dört bir yanında, camilerde, evlerde ve iş yerlerinde Filistin için dualar yükseliyor. Müslümanlar, bir araya gelerek bu zulme karşı durma çağrısı yapıyorlar. Kimi zaman sosyal medya üzerinden, kimi zaman ise toplu etkinliklerle bu haksızlığa dikkat çekilmeye çalışılıyor. Milas’ta yaşayan her Müslüman, Filistin’deki kardeşlerinin acısını yüreğinde hissediyor ve bu zulme karşı durmanın bir insanlık görevi olduğunun bilincinde.
Bu noktada, Milas’ta ve tüm Türkiye’de yapılması gereken, bu zulme karşı toplumsal bir bilinç oluşturmak ve uluslararası platformlarda Filistinli kardeşlerimizin sesini daha güçlü duyurabilmektir. İsrail’in uyguladığı bu insanlık dışı politikalar karşısında sessiz kalmak, yalnızca Filistin’e değil, tüm insanlığa yapılmış bir haksızlık olur.
Milas’ta yaşayan bizler, bu zulmün durdurulması için dua ederken, aynı zamanda Filistin’e yönelik desteğimizi her platformda dile getirmeliyiz. Bu konuda yerel yönetimlerden sivil toplum kuruluşlarına kadar herkesin üzerine düşen görevler var. Milas’ın barış dolu sokaklarından, Filistin’in yıkılmış evlerine uzanan bir dayanışma köprüsü kurmalıyız.
Filistin’de yaşananlar, sadece bir coğrafi bölgenin sorunu değil, insanlığın ortak bir vicdan meselesidir. Bu zulme karşı durmak, adaleti savunmak ve barışı yüceltmek, Milas’ta yaşayan her bir Müslümanın görevidir. Çünkü Filistin’in sesi, Milas’ın vicdanıdır.
Bu köşe yazısını, Filistin’de zalimin zulmüne karşı direnen kardeşlerimize adıyorum. Onların sesini Milas’tan dünyaya duyurmak ve bu acımasızlığın bir an önce sona ermesi için dualarımızı ve desteğimizi esirgememek zorundayız. Barışın ve adaletin hüküm sürdüğü bir dünya için Filistin’e, Milas’tan kucak dolusu selam olsun.