Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla geçmiş yıllarda olduğu gibi bu sene de ilçe genelindeki tüm basın çalışanlarıyla akşam yemeğinde bir araya geldi. Eşlerin de katıldığı etkinlikte güne dair açıklamalarda bulunan Başkan Tokat; “Şahsen yerel basın övücü mü, yerici mi olmalı derseniz, yerici, eleştirel yaklaşımla işini yapmalı derim. Çünkü onun görevi toplumun gözü, kulağı, sesi olmaktır. Bu çerçevede bizleri harekete geçirmelidir. Sizler bizi övmekle bir şey kazanamazsınız. Basının, sorgulayıcı görevini tam anlamıyla yerine getirmesi yöneticiler için çok önemli bir avantaj olması gerekirken, bizim ülkemizde artık buna yürek ister” dedi.

Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat tarafından, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler ünü nedeniyle ilçedeki basın mensuplarına, Vertigo Restaurant’ta verilen yemeğe, Başkan Tokat’ın eşi Elif Tokat, Özel Kalem Müdürü Arda Varol, Muğla Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Süleyman Akbulut ve basın mensuplarının eşleri katıldı.

Belediye Başkanı Muhammet Tokat, tüm basın çalışanlarının, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutlayarak başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Herkesin baktığı pencereye, gördüğü tabloya göre değişir ancak yaptığımız görevler haricinde öncelikle insani yönden, bir beşeri yönden sizler açısından çok az kutlanacak şeyler olduğunu düşünüyorum. Buna rağmen her 10 Ocak’ı iple çektiğimi söylemem gerek. Kutlama içeriği dışında sizlerle, ailelerinizle bu güzel ortamda buluşma imkanı yakaladığımız için gerçekten mutlu ve çok hoşnutuz. U nedenle bizlerin bir arada olmasını sağlayan 10 Ocak gününü bir kutlama olarak algılıyorum. Geldiğiniz için öncelikle hepinize teşekkür ediyorum.

Bundan önce olduğu gibi bugün de iki temel noktaya değinmek istiyorum. Mesleğiniz açısından değer verdiğim iki temel prensipten birincisi meslek ilkelerine uygun davranma, ikincisi ise halkın doğru haber alma anlayışına saygı. Bu iki çerçeve içerisinde hareket eden görev anlayışı ve biraz önce bahsettiğim iki prensip dışında hiçbir özel isteğimiz ya da beklentimiz yoktur. Meslek ilkelerine uygun davranmanız ve halkın doğru haber alma hakkına riayet etmeniz…

Büyük ölçüde bunu yerine getirme gayreti içerisinde olan, özellikle yerel basında çalışan siz değerli emekçilerimizi her zaman takdir ediyorum.

Ülkemizin dünya ölçeğinde gazeteciler açısından en kara tabloyu yaşayan ülkelerden biri olması bizi çok derinden sarsıyor. Uğun maalesef basın tekelleşmiş durumda ve halkın doğru haber beklentisi değil de tamamen algıya dönük olarak bir çalışma anlayışı içerisinde olduğunu görüyoruz. Özellikle yaygın yani ulusal basın, uluslararası nitelikteki medya kuruluşlarında bunu daha net görmekteyiz. Zaten yaygın ve ulusal basında genelde işi yapan patronlar tüccar anlayışında ve ekonomik olarak başka faaliyetleri yürüten insanlar olması hesabıyla gazetecilik hassasiyetlerini kendi ekonomik hedeflerinin ya da beklentilerinin altında bıraktıklarını üzülerek görmekteyiz. Umuyorum ki bu anlayış, bu yapılanma önümüzdeki süreç içerisinde düzeltilir ve insanlar gazetecilik temel ahlak ilkelerine, doğru haber anlayışına uygun olarak gazete alır, televizyon izler, radyo dinlerler.

Yerel basının karşı karşıya bırakıldığı temel sıkıntılardan da söz etmek istiyorum. Özellikle son dönemlerde başta yönetim uygulamaları, ekonomik gerekçeler yerel basının görevlerini zorlaştırma ve hatta yerine getirememe tehlikesini bizlere yaşatıyor. Bugün arkadaşlarımızla bir toplantı yaptık ve 2023 yılı içerisinde yolunu ve yöntemini birlikte konuşarak yerel basın kuruluşlarını daha fazla destekleme kararı aldık. Bu anlamda bizzat başkan olarak da bu konuyu takip edeceğim. Sizlere yaşatılan bu sorunlar karşısında bir nebze soluk olmak, çare olmak üzere biz elimizden gelen fedakarlığı 2023’te hassasiyetle göstermeye çalışacağız.

Bunun yanında bugün özellikle işsiz kalan gazeteciler bakımından ülkemiz bence kara bir dönem yaşıyor. Başta basın ilan kurumu ve RTÜK birer adaletsizlik dağıtıcısı ve infaz görevlisi tavrıyla hareket ediyor. Halkı doğru bilgilendirme adına veya ‘muhalif’ kimliğiyle gazetecilik ya da yayıncılık yapmaya çalışan insanların artık sofraya oturuşu, kalkışı, çatal-bıçak tutuşu, mimiklerine kadar adaletsiz ve ölçüsüz bir şekilde cezalandırma yolu uygulanıyor ve bu anlamda da bir hukukçu olarak kesinlikle kendimize, çocuklarımıza ve gelecek nesillere izah edemeyeceğimiz tabloların ortaya çıkmasına sebep oluyor. Artık özgür bir şekilde bu ülkede gazetecilik yapılamıyor.

Bunu sağlama adına aslında toplum olarak hepimizin takkeyi önümüze koyup düşünüp buna ilişkin çareler üretmemiz gerekiyor. Bugün cezaevinde gazetecisi olan ülkeler sıralamasında ne yazık ki dünyada 2. veya 3’ncü sıradayız. Bir başka nokta, adalet mekanizmasında meydana getirilen aşınmalar ve kuralsızlıklar sebebiyle çifte standart almış başını gidiyor. Bana sorarsanız herkesin baktığı yere göre değişir, bugün özellikle de yaygın basın açısından toplumda yozlaşmayı ve ilkesizliği dayatan yandaş olarak görünen gazeteler veya televizyon kanalları var. Özelikle topluma gerçekleri göstermeme adına önemli bir gayret sarfediyorlar. Sanki memlekette hiç pahalılık yokmuş, işsizlik yokmuş, sanki memlekette hiç sorun yokmuş gibi bir anlayış içerisindeler. Yaptıkları tüm programlarla özellikle çocuklarımızın yetişme noktasında çok kötü önek oluyorlar. Programlara, programın içeriğine veya programdaki kişilerin tiplerine bakıyoruz, toplumun yozlaşmasını en fazla sağlayan bu kanallara hiç ceza yok ama nerede ülkenin temel bir sorununu gündeme taşıyan, tartışan bir yayın organı var bütün antenler açılıp ceza tehdidiyle karşı karşıya kalıyor. Şahsen yerel basın övücü mü, yerici mi olmalı derseniz, yerici, eleştirel yaklaşımla işini yapmalı derim. Çünkü onun görevi toplumun gözü, kulağı, sesi olmaktır. Bu çerçevede bizleri harekete geçirmelidir. Sizler bizi övmekle bir şey kazanamazsınız. Basının, sorgulayıcı görevini tam anlamıyla yerine getirmesi yöneticiler için çok önemli bir avantaj olması gerekirken, bizim ülkemizde artık buna yürek ister. Bu açıdan altını çizerek söylüyorum: çok zor şartlarda görev yapıyorsunuz. Çok zor bir ülkede görev yapıyorsunuz. Çok zor bir dönemde görev yapıyorsunuz. Üstelik yerelde bu işi yaparak ayakta durmaya çalışıyorsunuz. Bu nedenle sizleri çok takdir ediyorum” dedi.

Başkan Tokat’ın ardından etkinliğe katılan Muğla Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Süleyman Akbulut ise; “10 Ocak 1961 yılında yerel ve ulusal basın kuruluşlarının, çalışanlarının özgürce işini yapması adına yürürlüğe giren kanunun ne yazık ki bugün sadece adı kaldı. Aslında ayın başkanın söylediği gibi bugün ortada kutlanacak bir şey yok. Sadece biraraya gelme, birbirimize destek olma arzusuyla toplanıyoruz”